Bize Ulaşın
  • +90 (216) 470 81 48/49
  • saniter@saniter.com.tr
Kariyer

Simli Makyaj Ürünlerinde Bulunabilen Ağır Metaller Hastalığa Davetiye Çıkarıyor

  • Blog
  • Simli Makyaj Ürünlerinde Bulunabilen Ağır Metaller Hastalığa Davetiye Çıkarıyor

Sosyal medyanın etkisinin her geçen gün büyümeye devam etmesi, yaygınlaşan kozmetik akımı olan ‘’festival makyajı’’ için simli ürünlere olan rağbetin artmasına neden olurken, diğer yanan bu parıltılı ürünlerde yer alan arsenik, antimon ve civa gibi ağır metallerin, kullanıcılarda uzun vadede metabolik hastalıklara neden olabileceği ifade ediliyor.

Kozmetik sektörü için, her gün yeni bir ürünü piyasaya sunduğu göz önünde bulundurulduğunda, sosyal medyada farklı cilt problemlerine karşı çözüm önerileri bilgi kirliliğinin artmasına neden oluyor. Bu bilgi kirliliği, birçok durumda kullanıcıların sağlığını tehlike altına atmasına sebep olduğundan, dikkat etmek gerekiyor.

Türkiye’de herhangi bir kozmetik ürünün satışa sunulabilmesi için Sağlık Bakanlığına kayıt yaptırılması ile beraber ürünlerin fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analizlerden geçirilmesi, sonrasında güvenlik değerlendirme raporlarının tamamlanması gerekiyor. Aksi takdirde, ürünün sağlıklı ve güvenilir şartlarda üretilmiş olduğuna, hedeflenen sağlık sorununa iyi geldiğine inanmak çok zor bir hal alıyor.

Bu konuda bilinç sahibi olan tüketiciler, bir ürünü satın alırken ambalajında yer alan seri numarasından bakanlığın Ürün Takip Sisteminde sorgulayarak, güvenilir olup olmadığını rahatlıkla öğrenebiliyor. Herhangi bir şüpheli durumda ise aynı sistemden şikayetini belirterek bildirimde bulunabiliyor. Bu nedenle tüketicilerin kullandığı ürünleri araştırması, istenmeyen bir durum fark ettiklerinde vakit kaybetmeden ilgili mercilere bu ürün hakkında şikâyette bulunması tavsiye ediliyor.

Saniter Laboratuvarının teknik müdürü olarak çalışmalarını sürdüren Çağlayan Çatal, kozmetik ürünlerle alakalı yapılan testleri ve tüketicilerin herhangi bir ürün alırken dikkat etmesi gereken tüm detayları AA muhabirine anlattı:

Laboratuvarda kozmetik ürünlerde fiziksel, mikrobiyolojik ve kimyasal analizler yaptıklarını belirten Çatal; bu testlerin, ürünün güvenliğini tespit etmek açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.

Çatal, kozmetik ürünlerin mikrobiyolojik açıdan mutlaka güvenilir şartlarda üretilmiş olması gerektiğine vurgu yaparak, ‘’Üründe patojen maddeler yer alıyorsa, tüketici ürünü kullandığında bu ürün birçok hastalığa yol açabilir. Kimyasal madde olarak kurşun, civa ve arsenik gibi ağır metaller, limit değerinin altında olması gerek. Kozmetik yönetmeliğinde belirtilen mikrobiyolojik limitler söz konusu. Hastalık yapma özelliği olan bakterilerin, üründe hiçbir şekilde yer almaması gerekir.; Aynı zamanda toplam mikroorganizma yükünün belli bir limit değerinin altında olması gerekiyor. Özellikle renkli kozmetiklerde ağır metal testlerini yaparak, ürünün kimyasal ve mikrobiyolojik olarak ne derece güvenilir olduğunu test ediyoruz’’ dedi.

İthal ve yerli ürünlerin reçeteleri aynı oluyor

Çatal, piyasada çok pahalı fiyatlara satılan ithal ürünlerin, yerli ürünlere göre çok daha güvenilir şartlarda üretildiği algısının yanlış olduğunu ifade ederek, ‘’Türkiye’de ya da yurtdışında üretilmiş olması, etken madde gerçekten belirtilen konsantrasyonda ise herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Bu ürünlerde reçeteler aşağı yukarı aynı oluyor.’’ diye konuşmalarını sürdürdü.

Firmaların, gereken tüm izinleri aldıktan sonra sosyal medya fenomenleri için etiket ve ambalaj bastıktan sonra, bu kozmetik ürünlerin fason üretimlerini çok rahat bir şekilde yapabildiklerini anlatan Çatal, bundan dolayı herkesin bu firmalara ulaştığında herhangi bir ürün üretebilmesinin çok kolay olabildiğini anlattı.

Çatal, son dönem içerisinde cilde ve yüze simli ürünler kullanılarak yapılan ‘’festival makyajı’’ akımının altında yatan büyük tehlikeye dikkat çekerek, devamında şunları ifade etti:

‘’Bu akımla birlikte aslında görünmeyen büyük bir tehlike ortaya çıkıyor. Yaptığımız testlerde özellikle simli ürünlerde yer alan arsenik, kurşun, antimon ve civa gibi insan sağlığına zarar veren ağır metaller, bu tür ürünlerde çok daha yüksek çıkmakta. Firmalar eğer bu ağır metallerle alakalı gereken tüm; analizleri yaptırmazsa, bu ürünleri kullanan kişilerde metabolik sorunlardan böbrek hastalıklarına kadar uzun vadede birçok çok önemli hastalık ortaya çıkabilir. Bu nedenle bu ürünler çok fazla kullanmaktan kaçınmak gerekiyor. Diğer yandan bu ürünlerin dozunu da çok iyi ayarlamak gerekir. Bu anlamda tüketicilerin özellikle güvenilir markaları, kendi alışveriş yaptıkları yerlerden ve güvenilir perakendecilerden satın almaları çok daha doğru bir seçim olacaktır’’

Çatal, ‘’merdiven altı’’ diye bilinen firmalar tarafından üretilen ürünlerde, çok fazla insan sağlığına zarar veren zehirli madde olduğuna işaret ederek, ‘’Yapılan çalışmalarda kadınların günde yaklaşık 15 ile 20 arası kozmetik ürün kullandığı tespit edilmiş. Bu gibi kozmetik ürünlerin çok fazla kullanılması, aslında ciltte bazı kimyasal ve mikrobiyolojik riskleri beraberinde getiriyor’’ diye konuştu.

‘’Çok fazla ürün kullanımı, yan etkiyi artırıyor’’

Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Andaç Salman ise kozmetik ürünlerin doğru bir şekilde kullanımı ile ilgili bilgi verdi.

Kozmetik ürünlerin, birçok alanda dermatolojik tedavinin bir parçası olduğunu dile getiren Salman, ‘’Hem sosyal medya, hem de çevresindeki insanların etkisiyle çok fazla sayıda ürün kullanılır. Bu durum, yan etki ihtimalini artırabiliyor. Her kimyasal içeriğin mutlaka uzun vadede insan sağlığına zarar veren bir yan etkisi var. Aynı amaca yönelik olarak kullanılan ürünlerde etki arttığı gibi, aynı zamanda yan etki de artıyor. Dolayısıyla beklentiyi gerçekçi olmayan boyutlara kadar taşıyabiliyor. Bunun sonucunda ise hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor. Bir de ne kadar çok kimyasala maruz kalırsa, o kadar deri bariyerimiz bozulabiliyor’’ dedi.

‘’Şunun lekesine iyi gelmiş, ben de kullanayım denemez’’

Salman, tüketicilerin iyi şekilde denetlenen ürünleri kullanması gerektiği, denetimin en yoğun olduğu yerlerin ise dermokozmetik ürünler olduğunu ifade ederek, ‘’Bitkisel algısı insanda yüzde 100 doğal, zarar vermez gibi bir algı yaratıyor. Yapılan araştırmalarda bitkisel etiketiyle satına birçok ürünün deride temas egzaması ismi verilen alerjik reaksiyona neden olduğu ortaya çıkmıştır. Oysa dermokozmetik ürünler, yönetmeliklere uygun şekilde üretildiği takdirde tedavide kullanımı son derece uygun olarak kabul edilen ürünlerdir’’ dedi.

Üzerinde ‘’Şu hastalıkta %90- %100 etkili’’ bilgisi bulunan ürünlere her zaman için şüphe ile yaklaşılması gerektiğini vurgulayan Salman, konuşmasına şu şekilde devam etti:

‘’Piyasada yer alan her ürün, tüketicinin ihtiyacına yönelik olarak üretilmez. ‘Yüzünde şu olan bunu alsın’’ demek, var olan; bir hastalığı kesin olarak tedavi etmek demek. Tedavi etme yetkisi ise sadece hekimlere aittir. Ürün alırken ‘komşudan şunu öğrendim, sosyal medya fenomeni ise şu ürünü önerdi’’ olarak değil. Her sosyal medya fenomeninin tanıttığı ürün de kötüdür diyemeyiz. Doktor önerisi olması şartıyla elbette bazı ürünler kullanılabilir. Ancak ‘Şunun lekesine iyi gelmiş, ben de kullanayım’’ denemez. Her cilt ve her leke birbiriyle aynı değil. Gerekirse, aldığınız ürünleri yanınızda götürerek bu konuda hekiminize danışın. O size hangi ürünlerin zararlı, hangilerinin ise potansiyel olarak faydalı olabileceğiniz söyleyecektir’’ dedi.

Salman, her ciltte leke ve kırışıklık olabileceğini ifade ederek, ‘’Eğer sizi rahatsız ediyorsa, dermatoloğa başvurup ek birkaç içerik kullanılarak bunların tedavisi sağlanabilir. 20 üründen oluşan çok uzun bir liste yapmaya hiç gerek yok. Bazen onlarca ürün birden alınıyor. Öyle ki bu ürünler hiç de ucuz ürünler de değil. Hatta insan bile bile kullanmak zorunda hissediyor bazen. Hem beklenti olarak, hem de maddi olarak hayal kırıklığına uğramamak için mutlaka bir uzmana başvurmak gerekir’’ diye konuştu.

Whatsapp
Hemen Ara
Lokasyon
Sizin İçin Buradayız. Bize Yazın...