Avrupa Birliği'nin 2023'te yürürlüğe giren düzenlemesiyle alerjen bildirimi zorunlu bileşen sayısı 26'dan 82'ye çıkarıldı. Bu değişiklik, yalnızca teknik bir gereklilik değil; marka güvenilirliği ve sürdürülebilir büyümenin temelidir.
Bu alerjenlerin iki temel riski vardır:
Ciltte kontakt dermatit, alerjik reaksiyon veya duyarlılık oluşturabilirler.
Eksik etiket bildirimi, UTS kayıtlarında regülasyona uygunluk riski doğurur.
Bugün ürününüzü test etmek, yarının pazarında güvenle yer almanızı sağlar. Kozmetik sektörü artık yalnızca estetik değil, bilimsel güvenliğin de simgesidir.

Saniter olarak analizlerimizi uluslararası geçerli yöntemlerle yürütüyoruz:
Mikrobiyolojik, kimyasal, fizikokimyasal ve sitolojik in vitro testler, Hayvansız, etik, güvenilir test alternatifleri sunmaktayız.
Bu testlerle;
Hücre canlılığı gibi biyolojik etkileri değerlendiriyor, ürün gruplarınıza özel çözümler sunuyoruz. Sadece kimyasal karakterizasyon testleri bileşenlerin varlığını gösterir, ancak canlı sistem tepkilerini (örneğin ciltteki biyolojik yanıtları) tespit edemez. İşte bu noktada in vitro testler devreye girer ve in vitro testler, hiçbir hayvan denek olarak kullanılmadan hayvan testlerine alternatif olarak geliştirilmiştir. AB Kozmetik Yönetmeliği (1223/2009) ve OECD 431, 439, 442C, 442D kılavuzlarına uygundur.
"Hypoallergenic" ve "Dermatolojik olarak test edilmiştir" iddialarına bilimsel dayanak oluşturur. CPSR (Cosmetic Product Safety Report) dosyanızı güçlendirir. Avrupa pazarında tam güvenlik uyumu sağlar. Marka şeffaflığını, tüketici güvenini ve regülasyon uyumunu destekler.
82 Alerjen ve IFRA uyum testleri artık bir tercih değil, marka sürdürülebilirliği ve tüketici güveninin en güçlü göstergesidir. Saniter Analiz Laboratuvarı olarak, ürün güvenliğiniz için yanınızdayız.